17 Mart 2016 Perşembe

2008 Aşırı Üretim Krizi Sonrası Bankacılıkta Emperyalist Rekabet

(Yazıdaki tüm veriler aşağıdaki rapordan alınmıştır)




Burjuva akademisyenlerin rolü tekelci mekanizmayı örtbas etmektir. Ama zaman zaman karşımıza, tekelci rekabetin bir yansıması olarak, burjuva iktisatçılar tarafından yazılmış ilginç raporlar geçiyor.  İşte buna bir örnek: Alman emperyalizminin çıkarlarını savunan bir “düşünce kuruluşu”nun hazırladığı “ABD Küresel Yatırım Bankacılığına Egemen: Avrupa Ne Yapıyor?” başlıklı rapor bankacılık sektöründe emperyalist ülkeler arasındaki rekabetle ilgili çok önemli veriler sunuyor.  


Raporun en genel sonuçlarını özetleyecek olursak, 2008 aşırı üretim krizinden sonra, ABD menşeli yatırım bankalarının dünya piyasalarındaki payı artarken Avrupalı yatırım bankalarının payının düştüğünü söyleyebiliriz.


Bu arada, 2015 yılından bu yana, Çin yatırım bankaları Asya-Pasifik pazarında Amerikan ve Avrupa yatırım bankalarını geride bırakmıştır.


2008 krizinden bu yana ABD’li en büyük beş yatırım bankası (Goldman Sachs, Morgan Stanley, JP Morgan, Citigroup ve Bank of America Merrill Lynch) bu alanda liderliğini koruyor. Bu bankalar dünyanın tüm kıtalarında yatırım yapıyorlar ve “üç katmanlı” bir hiyerarşi oluşturan bir yapının en tepesinde yer alıyorlar. İkinci katmanda ise, kendi bölgelerinde güçlü olan bankalar yer alıyor. Avrupa’da  Deutsche Bank, Barclays ve Rothschild, Asya’da ise CITIC bu ikinci katmana dahil. HSBC hem Asya’da hem de Pasifik’te yer aldığı için bu iki grup arasında bir banka sayılabilir. Üçüncü katmanda ulusal bankaların yatırım bankacılık kolları bulunuyor. Bu bankalar fiilen, Lenin’in “Emperyalizm: Kapitalizmin En Yüksek Aşaması” adlı eserinde belirttiği gibi, ilk iki grupta yer alan bankaların şubeleri haline gelmiştir.


Aşağıdaki tablo, en büyük 20 yatırım bankasının detaylı pazar paylarını veriyor. Dünyanın en büyük 20 bankası, dünya pazarının yüzde seksenine hakim! Başka bir deyişle, yirmi banka, dünya ekonomisini yönetiyor. Marx’ın “Kapital” adlı eserinde de söylediği gibi, bankalar genel muhasebenin ve üretim araçlarının toplumsallaşmasının biçimini gösteriyor.


Table1.png

Lenin
“Emperyalizm: Kapitalizmin En Yüksek Aşaması” adlı eserinin 64. sayfasında (İnter Yayınları), İngiltere, Almanya, Fransa, ABD dünya mali sermayesinin neredeyse yüzde 80'ine sahip olduğunu belirtmektedir; yüz yılı aşkın süre geçmesine rağmen, bu %80’lik oran korunmaktadır.


Bununla birlikte, ortada durağan, çatışmasız bir durum değil, tekeller arası yoğun bir rekabet var. Avrupa yatırım bankalarının payı 2010-2011’den beri düşüyor ve ABD’li yatırım bankalarının payı 2011’de %35’ten, 2015’te %45’e yükseliyor.


Aslında ABD bankaları 2008 krizinde çok büyük bir darbe yemiş ve pazar payları 2009 yılında %40’tan, 2011 yılında %35’e düşmüştü ama ABD devletinin (tabii ki kitlelerden topladığı parayı bankalara vererek verdikleri) “tam destek” sayesinde hızla toparlandılar.


Aşağıdaki tabloda Amerikan (ABD ve Kanada) yatırım bankalarının payının, 2010 yılında yüzde 58’den 2015 yılında yüzde 62'ye yükseldiğini,  Avrupa (AB ve İsviçre) bankalarının payının ise aynı dönemde yüzde 35‘ten yüzde 30’a düştüğünü görüyoruz.


Figure-2.png


Sadece Amerika kıtasını ele alırsak, ABD yatırım bankalarının yüksek payı daha da iyi görülür. Avrupa’nın payı 28'den yüzde 22'ye düşerken, ABD bankalarının piyasadaki payı, yüzde 63’ten yüzde 66’ya yükseldi.


Figure-3.png
Asya-Pasifik ve Japon yatırım bankacılığı pazarında ise oldukça ilginç eğilimler dikkatimizi çekiyor.  


ABD ve Avrupa yatırım bankalarının Asya-Pasifik pazarındaki payı 2010-2015 arasında düştü. ABD yatırım bankalarının payı yüzde 33'ten yüzde 24'e, Avrupa bankalarının payı ise yüzde 38’den 31’e düştü. Çin yatırım bankaları 2015 yılında artık yüzde 41 pazar payı ile kendi bölgesinde en büyük “oyuncu” haline gelmiştir.


Figure-4.png
Son olarak, Japon yatırım bankacılığı pazarına bakalım. Bu, geleneksel olarak kapalı bir pazardır. Yerel bankalar toplam piyasanın %70’ine egemendir ama  Japon yatırım bankalarının pazar yapı 2010 yılında yüzde 71’den, 2010 yılında yüzde 67 düşmüştür. Pazarın bu bölümünü bu dönemde payını yüzde 24’ten 28’e çıkaran Amerikan yatırım bankaları ele geçirmiştir.


Figure-5.png
Çin ve Japon yatırım bankaları, kendi pazarlarında hakim olmalarına rağmen, bu piyasalar Amerika ve Avrupa yatırım bankacılığı pazarlarından çok daha küçüktür. 2015 yılı rakamlarına göre yatırım bankacılığı pazar büyüklüğü Amerika’da 48.6 milyar, Avrupa’da 22.1 milyar, Asya-Pasifik’te 12.6 milyar, Japonya’da 3.6 milyar dolardır. Bu rakamlar, büyük Amerikan ve Avrupa pazarlarında lider pozisyona sahip beş ABD yatırım bankasının kesin üstünlüğünü başka bir biçimde ortaya koyar.