11 Kasım 2015 Çarşamba

Emperyalist Savaşı İşaret Eden Haberler

Çin'in Batı Asya'ya ve Orta Doğu'ya sermaye ihracı bir yılda %65 gibi muazzam bir artış sergiledi.
Yatırımların çoğu enerji sektörüne yapıldı. Çinli inşaat şirketleri de ellerindeki büyük finansman kaynakları sayesinde altyapı işlerinde kullanıyorlar.
Dikkat çeken bir başka nokta da, Çin'in Mısır'da ucuz işgücüne dayalı emek-yoğun sektörlere yatırım yapması.

ABD'de Eşitsiz Gelişme



Aşağıdaki grafik dünyanın en gelişmiş kapitalist ekonomisindeki (ABD'deki) eşitsiz gelişmeyi gösteriyor. Farklı eyaletlerin ekonomik hacmi grafiklerde belirtilmiş.


Dolardaki Yükseliş Köylüyü Topraktan Koparıyor

Türkiye Ziraatçılar Derneği'nin "Tarım Sektörü 2015 Yılı Değerlendirmesi" raporu yayınlandı.
Tarımda kullanılan üretim araçları içinde fiyatı doların yükselmesinden etkilenmeyen tek bir kalem yok. Gübre, mazot (yılda 3,3 milyon ton civarında mazot kullanılıyor) tarımsal ilaçlar, tarım makinaları, traktörlerden, tohumluk yemler, hayvan yemleri, her şey...
Rapordaki verilere göre kurdaki yükseliş tarım sektöründe en az 10 milyar dolara mal olacak. Bunlara aracıların karlarını ve küçük üreticinin elinde kalanı ne varsa alan vergileri de eklersek önümüzdeki yıllarda köyler proleterleşme nedeniyle hızla boşalacak demektir.

"Yapısal Reformlar"a Hazır Mıyız?

Hükümet TÜSİAD'ın istediği "yapısal reformlar"a başladı bile. 100 günlük eylem planına göre polis maaşları artırılıyor. Polislerin geliri 240-580 TL'ye kadar artırılacak. TOMA'nın üreticisi Katmerciler'in hisseleri 2 Kasım'dan itibaren yüzde 31 oranında yükselmesiyle birlikte düşünürsek kemer sıkma programının fiziksel şiddeti içeren altyapısı hazır denebilir. "Kemer sıkma" programları söz konusu olduğunda herkesin maaşı düşer. Görevi buna itiraz edenleri susturmak olan kesim dışında.


Üretimin Toplumsallaşması ve Emperyalizm


Glencore adında tek bir şirket, dünyadaki bakır üretiminin %32'sini yapıyor. Üretimin bu kadar toplumsal olduğu bir çağda yaşıyoruz. Ama bu kadar toplumsallaşmış bir üretimi yapan şirketin bir avuç insandan oluşan sahibi var. Bu giderek sırıtan, "komik" boyutlara varan, insanlığın mutlaka aşacağı bir çelişki. Çelişki büyüdükçe bunun aşılacağı da o kadar net görülüyor.
Üretim o kadar toplumsal ki, dünyanın bir başka ucundaki bir ülkede, Çin'de, üretim artışı yavaşlayınca bakırın önemli bir kısmını bu ülkeye satan devasa tekel Glencore büyük bir krize giriyor, hisseleri büyük değer kaybına uğruyor, 30 milyar dolarlık bir borçla karşı karşıya kalıyor.
Evet, üretim toplumsal ama mülkiyet özel. Planlar ihtiyaçlara göre değil, kar beklentisine göre yapılıyor. Böyle olunca evdeki hesap çarşıya uymuyor. Yeni oluşan koşullara ayak uydurmak için önemli miktarda sermayenin yok edilmesi gerek. Glencore da bunu yapıyor. Zambiya ve Kongo'daki madenlerini kapatma kararı alıyor. Böylece piyasaya daha önce giren 400 bin ton bakır artık piyasaya girmeyecek. Böylece, bakırın fiyatı artacak. Bakırın fiyatı artınca, Glencore'un geriye kalan madenlerinden elde ettiği kar biraz artacak.
Firma o kadar büyük, üretim o kadar toplumsal ki, kendi üretimini kıstığı anda, dünyadaki arzı da kısmış oluyor!
Dikkat çeken bir başka nokta, üretimin toplumsallaşması, özel mülkiyete dayandığı için, eşitsiz gelişmeyle, emperyalizmle birlikte gelişiyor. Sadece bir şirketin bir ülkeye girmesi bu ülkenin üretimini altüst ediyor, bu ülkeyi tamamen bağımlı hale getiriyor. Örneğin Zambiya'nın ihracatının %70'i Glencore'un yaptığı bakır ihracatı. Şirket burada işçileri ölümüne, ucuza çalıştırıyor. Ama bu bağımlılık yüzünden şirketin varlığı kadar yokluğu da başa bela. Glencore'un üretimini durdurması nedeniyle onbinlerce işçi işini kaybediyor, açlığa mahkum oluyor. Her bir işçinin sekiz kişinin karnını doyurduğunu düşünürsek ülkenin ne kadar korkunç bir duruma düştüğünü kolayca görürüz.
Bakır satışından döviz gelmeyince, ülkenin para birimi büyük değer kaybediyor, bu da zaten alım gücü sınırlı olan halkı daha da yoksullaştırıyor.
Toplumsal üretimle özel mülkiyet arasındaki çelişki çözülmeden dünyadan açlık, yoksulluk, cehalet ve savaş eksik olmayacak. Bu sorun çözüldüğü zaman insanlık insanlığına kavuşacak.