11 Kasım 2015 Çarşamba

Üretimin Toplumsallaşması ve Emperyalizm


Glencore adında tek bir şirket, dünyadaki bakır üretiminin %32'sini yapıyor. Üretimin bu kadar toplumsal olduğu bir çağda yaşıyoruz. Ama bu kadar toplumsallaşmış bir üretimi yapan şirketin bir avuç insandan oluşan sahibi var. Bu giderek sırıtan, "komik" boyutlara varan, insanlığın mutlaka aşacağı bir çelişki. Çelişki büyüdükçe bunun aşılacağı da o kadar net görülüyor.
Üretim o kadar toplumsal ki, dünyanın bir başka ucundaki bir ülkede, Çin'de, üretim artışı yavaşlayınca bakırın önemli bir kısmını bu ülkeye satan devasa tekel Glencore büyük bir krize giriyor, hisseleri büyük değer kaybına uğruyor, 30 milyar dolarlık bir borçla karşı karşıya kalıyor.
Evet, üretim toplumsal ama mülkiyet özel. Planlar ihtiyaçlara göre değil, kar beklentisine göre yapılıyor. Böyle olunca evdeki hesap çarşıya uymuyor. Yeni oluşan koşullara ayak uydurmak için önemli miktarda sermayenin yok edilmesi gerek. Glencore da bunu yapıyor. Zambiya ve Kongo'daki madenlerini kapatma kararı alıyor. Böylece piyasaya daha önce giren 400 bin ton bakır artık piyasaya girmeyecek. Böylece, bakırın fiyatı artacak. Bakırın fiyatı artınca, Glencore'un geriye kalan madenlerinden elde ettiği kar biraz artacak.
Firma o kadar büyük, üretim o kadar toplumsal ki, kendi üretimini kıstığı anda, dünyadaki arzı da kısmış oluyor!
Dikkat çeken bir başka nokta, üretimin toplumsallaşması, özel mülkiyete dayandığı için, eşitsiz gelişmeyle, emperyalizmle birlikte gelişiyor. Sadece bir şirketin bir ülkeye girmesi bu ülkenin üretimini altüst ediyor, bu ülkeyi tamamen bağımlı hale getiriyor. Örneğin Zambiya'nın ihracatının %70'i Glencore'un yaptığı bakır ihracatı. Şirket burada işçileri ölümüne, ucuza çalıştırıyor. Ama bu bağımlılık yüzünden şirketin varlığı kadar yokluğu da başa bela. Glencore'un üretimini durdurması nedeniyle onbinlerce işçi işini kaybediyor, açlığa mahkum oluyor. Her bir işçinin sekiz kişinin karnını doyurduğunu düşünürsek ülkenin ne kadar korkunç bir duruma düştüğünü kolayca görürüz.
Bakır satışından döviz gelmeyince, ülkenin para birimi büyük değer kaybediyor, bu da zaten alım gücü sınırlı olan halkı daha da yoksullaştırıyor.
Toplumsal üretimle özel mülkiyet arasındaki çelişki çözülmeden dünyadan açlık, yoksulluk, cehalet ve savaş eksik olmayacak. Bu sorun çözüldüğü zaman insanlık insanlığına kavuşacak.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder