1 Ağustos 2014 Cuma

IMF - "Finansal İstikrar" Raporu - Mayıs 2014

IMF - "Finansal İstikrar" Raporu - Mayıs 2014
Sıkıcılıkta bir IMF raporu okumakla yarışabilecek çok az iş vardır herhalde. Hadi onu aştık, işçi sınıfı ve emekçilere karşı, ezilen halklara karşı en alçakça saldırıların temel nedeni olan iktisadi koşulları aklayan o soğuk, teknik dilin insanı deliye döndürmesini nasıl engelleyeceğiz?
Her neyse, bir şekilde bunlara sabredip okudukça karşıma ilginç bir tablo çıktı. Ve fark ettim ki, bu raporu yazan adamlar korkuyorlar!
Kendi yarattıkları canavar, kapitalizmin gelmiş olduğu gelişmişlik ve çürümüşlük seviyesi onları korkutuyor.
Bu korkuya yol açan en büyük dertleri 2008 yılında batıp devletler tarafından kurtarılan en büyük bankaların daha da büyümesi ve tekelleşmesi. 2008 yılında "batmasına izin verilemeyecek kadar büyük" olduğu için batmasına izin verilmeyen bankalar artık daha büyük ve krizi tetikleyen 2008 öncesi uygulamalarını aynı fütursuzlukla tekrarlıyorlar.
IMF raporunu hazırlayanlara göre bu durum pek çok "sorun" yaratıyor:
"...dengesiz bir oyun alanı, aşırı risk alma ve kamu sektörü için büyük masraflar. Sistemik olarak önemli bankaların kreditörleri başarısızlığın maliyetine katlanmadıkları için bankaların risk profillerine yeterince dikkat etmeden kredi vermeye devam ediyor, böylece kaldıraçları ve risk almayı teşvik ediyorlar. "
İşin kötüsü, tüm dünyada bankaların kurtarılması bankacılık alanındaki tekelleşmeyi daha da artırmış.
Bu konuda aşağıdaki veriler önemli. 2000 yılından bu yana kapitalizmin en fazla gelişmiş olduğu ülkelerde bankacılık sektöründeki yoğunlaşma ve tekelleşmeyi veriyor.
Lenin'in "Emperyalizm Kapitalizmin En Yüksek Aşaması" adlı eserini güncellememize olanak veren bu IMF verileri, çalışma yeteneklerini tekellere satmış bu akademisyenlerin sahipleri adına neden bu kadar korktuğunu gösteriyor. Amiyane tabirle "işin boku çıkmış durumda".
Grafiğin sol üst köşesinde banka sayıları verilmiş. Yeşil çizgi son on yılda banka sayısının her ülkede çok düştüğünü gösteriyor. Sağ taraftaki rakamlar ise banka varlıklarının Gayri Safi Yurt İçi Hasılaya yüzdesel oranlarını gösteriyor. Kırmızı çizgiden son on yılda banka Varlıklarının Gayri Safi Yurt İçi Hasıla'daki payının her ülkede sürekli yükseldiğini görüyoruz.
Başka deyişle, banka sayısı azalırken, bankalar büyüyor.
Bankalar büyüdükçe kar ihtiyaçları da o kadar artıyor. Bu ihtiyacı giderebilmek için bankaların yaptıkları ve yapabilecekleri en sadık burjuva uşaklarını bile korkutuyor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder