10 Ağustos 2016 Çarşamba

Çin Emperyalizminin Avrupa Çıkarması


“İngiliz ve Alman kapitalistlerinin dünya pazarındaki rekabeti her seferinde daha güçlü bir biçimde hissediliyor. İngiltere’nin eski üstünlüğü ve dünya piyasasındaki mutlak hakimiyeti artık tarih oldu. Almanya özellikle hızlı gelişen kapitalist ülkeler arasında yer alıyor ve Alman sanayisi giderek daha fazla bir biçimde yabancı pazarlarda kendilerine yer arıyorlar. Sömürge savaşları ve ticari çıkar çatışmaları kapitalist toplumdaki en başlıca savaş nedeni haline geldi” (Lenin, Alman ve İngiliz İşçilerin Barış Manifestosu, Toplu Eserler, c. 17, s. 208 - İspanyolca Baskı)

Lenin, kapitalizmin emperyalizm aşamasında savaşların kaçınılmazlığının iktisadi nedenlerini anlattığı bu satırları yaklaşık 100 yıl önce yazdı. Yüz yıl sonra, emperyalizm, daha vahşi bir biçimde, tüm çelişkileriyle ayakta. Bu yazıda, güncel bazı haberlerden yararlanarak, Lenin’in sözünü ettiği ve emperyalist savaşların temel nedeni olan “ticari çıkar çatışmaları”ndan güncel örnekler vermeye çalışacağız. Aşağıdaki yazıdaki veriler 10 Ağustos 2016 tarihli Financial Times gazetesinden alınmıştır.

Görüleceği gibi, aktörler değişse de, emperyalizm “bildiğimiz” emperyalizm ve şüphesiz yeni savaşlara gebe.

*

Almanya, yüksek mühendislik ve teknoloji alanlarında güçlenmeye çalışan Çin’in en fazla sermaye ihracı yaptığı ülkelerden biri haline geldi. Almanya, bunu ülkenin stratejik sektörlerine bir tehdit olarak görüyor.

Almanya’nın en çok patent alan mühendislik firmalarından, sanayi robotları üretimiyle ünlü Kuka firması Çinli şirket Midea  tarafından 4.5 milyar dolara satın alındı. Midea, artık bu şirketin hisselerinin %94.55’ini elinde tutuyor. Bu Çin’in Almanya’da satın aldığı en büyük şirket.

Ülkenin en önemli mühendislik firmalarından birinin Çin tarafından satın alınması Almanya’da büyük bir endişe yarattı. Üst düzey Alman burjuva politikacılarının endişelenmelerinin nedeni  “4. Sanayi Devrimi” dedikleri (bilişim teknolojisi ve sanayinin birliğini ifade etmeye çalışıyorlar) son teknolojik dönüşümlerin merkezinde yer alan bir firma olması. Şirket, otomotiv ve uçak üretiminde kullanılan robotların üretiminin yanısıra “buluttan” veri alıp nesnelerin birbiriyle iletişime geçmesini sağlayan daha “akıllı” sistemlerde de uzmanlaşmıştı.  

Financial Times’da çıkan habere göre Almanya Başbakanı Merkel de, Kuka’nın satılmasından duyduğu rahatsızlığı dile getirmiş.

Kuka şirketinin alınması aslında bardağı taşıran son damla. Almanya, bu satın almadan önce de Çin’in en fazla sermaye ihracı yaptığı ülkelerden biri haline gelmek üzereydi. Çin, sadece bu yılın ilk yarısında Almanya’da 10.8 milyar dolarlık yatırım yaptı ve 37 Alman şirketini satın aldı. Bu yıl yapılan sermaye ihracı geçmişte yapılan tüm yatırımların toplamından fazla. 2015 yılında Çinli şirketler 35 Alman firmasını satın almıştı.

Almanya’ya yapılan dış yatırımların (sermaye ihracının) yüzde 40’ı Çin’den geliyor.

Çin Almanya’dan rastgele şirket satın almıyor. Satın alınan şirketler yüksek teknolojili sektörlerde yer alıyor. Örneğin 400 milyon dolara satın alınan Osram aydınlatma sektöründe önemli bir Alman firmasıydı. Aynı şekilde, atık yönetimi şirketi EEW ya da neredeyse bir milyar dolara satın alınan Alman makine üreticisi KraussMaffei Group da son derece önemli firmalar.  

Çinli firmalar,ağır sanayi dışında ilaç ve biyoteknoloji sektörlerinden de önemli Alman firmalarını satın alıyor.

Emperyalist Çin’in diğer emperyalist ülkeleri endişelendiren yatırımları sadece Almanya’yla sınırlı değil. Geçen ay İngiltere Başbakanı Theresa May, Çin tarafından yapılan 18 milyar dolar değerindeki nükleer santralin yapımını son anda durdurdu. Kaygılar benzer: bir kriz anında Çin santralin işletimini durdurma tehdidinde bulunabilir.

Benzer bir kaygıyı duyan ABD devleti bir aydınlatma fabrikasını Çin’e satmak isteyen Philips’e engel oldu.

Çin’in ChemChina adlı kimya şirketinin 44 milyar dolar karşılığında İsviçreli kimya devi Sygenta’yı satın alması da devlet engeliyle karşılaşabilir.

Görüldüğü gibi, işlerine geldiği zaman “sermayenin önündeki tüm engellerin kaldırılması”nı savunan emperyalist ülkeler konu başka emperyalist ülkelerin sermayelerinin önemli sektörlere girmesi söz konusu olduğunda bu söylemi unutup korumacı bir tutum alabiliyorlar.

Sonuç olarak Çin emperyalizmi kararlı. Karların yüksek olduğu yüksek teknoloji sektörüne girmek istiyorlar. Bunu yapabilmek için, Çinli şirketlerin (grevler sayesinde atan işçi ücretlerinin artmasının da etkisiyle) sermayelerinin organik bileşimini yükseltmeleri gerekiyor. Şu anda Çin’de 10 bin işçiye 36 robot düşüyor. Bu rakam Avrupa’da 85, Kuzey Amerika’da 79. Çin, 2020 yılında 10 bin işçiye 150 robot düşmesini hedeflediğini açıkladı. Bu yüzden Çin, robot pazarının en fazla gelişeceği yerlerden biri. Alman burjuva politikacılar, Çinli bir şirketle ortak girişim halinde robot üretimini Çin’de yapıp asıl teknolojinin Almanya’da kalması için uğraştılar. Ama Alman yatırımcıların sermayelerinin gücü buna yetmedi. Bu emperyalist mücadele artarak devam edecek.



 
 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder