18 Ocak 2015 Pazar

Ukrayna İçten İçe Kaynıyor

Geçen yılın Ekim ayında Lenin'in ifadesiyle "İngiliz finans kapitalin borazanı" the Economist dergisi Ukrayna burjuvazisi şöyle korkutmuştu:

"Eğer cepheden dönen askerler ülkelerinin durumunda bir değişiklik görmezlerse sokaklara çıkarlar; hem de bu defa geçen yıl olduğu gibi tahtadan sopalarla değil, gerçek silahlarla. Bir sonraki Maidan olayları da bir karnavala değil, 1917 Bolşevik Ekim Devrimine benzer. Ukrayna hükümetinin hiçbir şey aklını başına getirmiyorsa, hiç olmazsa bu uyarı getirsin."

Ekonomi kötü durumdaydı ve kötü sonu gören AB emperyalizmi Ukrayna burjuvazisinden acil “yapısal reformlar” bekliyordu.

Başkan Poroşenko yeni hükümette Bakanlık yapabilmeleri için üç Amerikalı teknokrata Ukrayna vatandaşlığı verdi.

Söz konusu yapısal reformlar yapıldı. Bunun en önemli ayağı yeni “iş yasası”.

Rusya Komünist İşçi Partisi’nin yayın organından aktaralım:

“Yeni iş yasası işçileri birer köleye döndürecek. Bu belge sadece patronların çıkarlarını gözeterek hazırlanmış ve aslında sıradan Ukraynalıları köleleştiriyor.

(...) Örneğin yasadışı ilan edilmesine rağmen bir firmada grev yapılırsa işverenin işçileri atma hakkı doğuyor. Ya da, işçi aldığı maaşı eşine bile söylerse, ticaret sırlarının açığa vurulması bahanesiyle işten atılabiliyor. (...) İşçi her türlü iş koşuluna boyun eğmek zorunda, itiraz etme hakkı yok. (...) Patron işçinin rızasını almaya gerek olmaksızın bir işçiyi başka bir bölgedeki fabrikaya gönderebiliyor ve işçinin barınma ihtiyacını karşılama yükümlülüğü yok. İşçi buna itiraz ederse patron onu işten çıkarabiliyor. (...) Bir işçi işten çıkarılırsa, bu işçinin yerine alınacak olan yeni işçinin işi öğrenmesi için gerekli eğitim süresinde edilen masraflar işten çıkarılan işçiden tahsil ediliyor.”

(http://minspace.ru/Mysl/2015-01-07.html)

İşte binlerce insanını emperyalist savaşta kaybeden, bir taraftan yerel burjuvazinin diğer taraftan emperyalist devletlerin baskısı altında kalan Ukrayna işçi ve emekçilerinin çalışma koşulları artık böyle.

Ama bu vahşi sömürünün bile Ukrayna burjuvazisini kurtarıp kurtaramayacağı belli değil. Milli gelir hala küçülüyor. Hazine’nin sadece 7.5 milyar dolarlık döviz rezervi kaldı ki bu para beş haftalık ithalat ihtiyacını ancak karşılar. Merkez Bankası Başkanı "tam teşekküllü bir finansal kriz"den bahsediyor. 2015 yılında 11 milyar dolar borç ödemek zorundalar. Bu borcun üç milyar doları Rusya’ya. Kredi değerlendirme kuruluşları Ukrayna’nın batmasını “son derece yüksek bir ihtimal” olarak görüyorlar. Ukrayna’nın en az 15 milyar dolara ihtiyacı olmasına rağmen AB ve ABD toplamda ancak 4 milyar dolar verebileceklerini açıkladılar. Devam eden savaşa günde 10 milyon dolar harcıyorlar.

Bütün bunlar Ukrayna burjuvazisini işçi sınıfına ve emekçi kitlelere daha fazla saldırıya zorluyor.

Kitleler bu duruma daha ne kadar sessiz kalır?

İşte burjuvaziyi korkutan soru da bu.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder