22 Mart 2015 Pazar

Kapitalizmin Eşitsiz Gelişim Yasası Dünyayı Emperyalist Savaşa Götürüyor

"Kapitalist ülkelerin gelişme düzeyleri arasındaki farkın azalması ve bu ülkelerin gittikçe aynı seviyeye gelmesinin, emperyalizm koşullarında gelişmenin eşitsizliği yasasının etkinliğini zayıflattığı söylenebilir mi? Hayır, söylenemez. Gelişme düzeylerindeki bu fark azalır mı, çoğalır mı? Kuşkusuz azalır. Aynı seviyeye gelme ilerler mi, geriler mi? Kesinlikle ilerler. Bu aynı seviyeye gelmenin artması, emperyalizm döneminde gelişmenin eşitsizliğinin güçlenmesiyle çelişmez mi? Hayır, çelişmez. Tam tersine, aynı seviyeye gelme, arka plandır ve temeldir, ve emperyalizm koşullarında gelişmenin eşitsizliği, ancak bu zemin üzerinde artan bir şekilde etkinlik gösterebilir. (...)
Emperyalizm döneminde gelişmenin eşitsizliği yasası, bazı ülkelerin diğerlerine kıyasla sıçramalı gelişmesi, bazı ülkelerin diğerleri tarafından dünya pazarından hızla uzaklaştırılması, savaşçı çatışmalar ve savaş felaketleri aracılığıyla, halihazırda paylaşılmış olan dünyanın periyodik olarak yeniden paylaşılması, emperyalizm kampındaki çatışmaların derinleşmesi ve şiddetlenmesi, dünya kapitalizmi cephesinin zayıflaması, bu cephenin tek tek ülkelerin proletaryası tarafından yarılması imkanı, tek tek ülkelerde sosyalizmin zaferi imkanı demektir." (Stalin, Muhalefet Üzerine)
Geçen hafta basına ilginç bir rapor yansıdı. Stockholm merkezli Uluslararası Barış Araştırmaları Enstitüsü (SIPRI) tarafından hazırlanan raporda Çin’in, 2010-2014 arasında ABD ve Rusya'dan sonra dünyanın en büyük üçüncü silah satıcısı haline geldiği yazıyordu. Dünya silah pazarındaki payını yüzde 5'e çıkaran Çin; Almanya, Fransa ve İngiltere gibi ülkeleri geride bırakmıştı.
Çin neden silahlanma ihtiyacı hissediyor? Askeri harcamalarında ve silah üretimindeki bu artışın nedeni nedir?
Bunun nedenini Çin’de kapitalizmin hızla gelişmesinde, Çin’in emperyalist bir ülke olarak dünya sahnesindeki yerini giderek daha fazla hissettirmesinde aramak gerekir.
Çin’de kapitalizmin muazzam gelişimi üzerine çok şey söylendi. Birkaç çarpıcı örnek de biz verelim:
Çin’de kent nüfusu 500 milyona yükseldi. Tarihin hiçbir döneminde bu kadar kısa süre içerisinde bu kadar büyük bir nüfus hareketi görülmemiştir. Çin devrimi olduğu sırada nüfusun sadece yüzde 10’u kentlerde yaşıyordu. Bugün bu rakam yüzde 50. Önümüzdeki 5 yıl içinde 100 milyon kişi daha (Yani bir Türkiye nüfusu artı yirmi milyon) kentlere göçecek. Şu anda Çin’de nüfusu 1 milyonun üzerinde 100 kent var. Nüfusu on milyonun üzerinde olan dünyadaki 30 kentin altısı Çin’de. 2000 yılından bu yana kent arazisi sayılan toprakların yüzölçümü ikiye katlandı. 2030 yılında Çin’in kentlerinde bir milyar insan yaşayacak.
Muazzam kapitalist gelişime bir çarpıcı örnek de ulaşım alanından verelim. 2011-2015 yılları arasında Çin’de 100 havaalanı inşa edildi.   
Son olarak ekteki tablo kapitalizmin eşitsiz gelişme yasasını mükemmel bir şekilde açıklamaktadır. Grafikten de görüleceği üzere, 1990 yılında dünya sanayi üretiminin sadece %3’ünü üreten Çin günümüzde dünya sanayi üretiminin yüzde 23’ünü gerçekleştirmektedir.   
Bu korkunç gelişimin hem Çin’in içinde işçi sınıfı ve burjuvazi arasında hem de Çin burjuvasinin emperyalist bir güç olarak diğer emperyalist ülkelere karşı savaş biçiminde büyük çatışmalara yol açmayacağını düşünmek tam bir hayalcilik olurdu.
İşte Çin bu yüzden silahlanıyor ve silahlanmaya devam edecek.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder