4 Kasım 2014 Salı

Ekim Ayı Enflasyonu ve Onun Sınıfsal Özü


Devletin resmi kurumları duyuruyor:

"Ekim ayında  gıda ve alkolsüz içki fiyatlarındaki yıllık artış yüzde 12.56’ya yükseldi."

Son on ayda maaşına zam almayanlar bunu şöyle de okuyabilir:

"Maaşınız son dokuz ayda yüzde 12.56 düşürülmüştür."

OECD ülkeleri içinde asgari ücretli çalışanın en kalabalık olduğu ülke olan Türkiye’de enflasyon oranı gelişmekte olan ülkeler (yüzde 5-6 civarındaki) ortalamasının neredeyse iki katı kadardır.

Bir yılda yüzde 3 büyüyen ekonomiye karşılık yüze 14 büyüyen para arzı.

Enflasyon aşırı üretimin ya da kitlelere satılan ürünlerin azalmasının bir sonucu olarak dolaşım alanının aşırı parayla dolmasıdır.

Enflasyonun sınıfsal özü, kitlelerin ücretlerini düşürerek ulusal gelirin burjuvazi lehine yeniden dağıtılmasından ve küçük üreticinin daha hızlı yıkılmasından ibarettir.

Lenin'in ifadesiyle "kağıt para basımı zorunlu borcun en kötü biçimidir, en çok da işçilerin, nüfusun en yoksul kesimlerinin yaşadığı koşulları kötüleştirir" (Lenin, "Yaklaşan Felaket ve Kurtulma Çareleri").

Türkiye'de sermaye devleti, tıpkı dolaylı vergi konusunda olduğu gibi enflasyon konusunda işçi sınıfı ve emekçi kitlelere saldırmaya en "hevesli" devletlerden biri.





Hiç yorum yok:

Yorum Gönder