“Demiryolları yapımı, basit, doğal, demokratik, kültürel, uygarlaştırıcı bir girişim gibi görünür: bu, darkafalı küçük-burjuvaların gözlerine böyle göründüğü gibi, kapitalist köleliğin iğrençliğini maskelemeleri için cepleri doldurulan burjuva profesörlerinin gözlerine de böyle görünür. Aslında bu girişimleri binlerce noktadan üretim araçlarının özel mülkiyetine bağlayan kapitalist bağlar, demiryolu yapımını, (sömürgelerin ve yarı-sömürgelerin) bir milyar insan için, yani dünya nüfusunun yarıdan fazlasını oluşturan bağımlı ülkelerdeki insanlar için, ve "uygarlaşmış" ülkelerde sermayenin ücretli köleleri için bir baskı aracı haline getirmiştir.” (Lenin, Emperyalizm:Kapitalizmin En Yüksek Aşaması)
Bu alıntıyı aşağıdaki bilgilerle karşılaştıralım:
“AB’nin Çin'e yaptığı doğrudan yatırım daha fazla olsa da, ABD’li bir danışmanlık şirketi Çin’in 2020 yılına kadar AB’ye yönelik 250-300 milyar dolarlık doğrudan yatırım yapmasının beklendiğini söyledi. Muhtemelen önümüzdeki yıllarda Çin’in Avrupa'da yapacağı yatırım Avrupa’nın Çin’de yaptığı yatırımdan daha fazla olacak.”
Bugüne kadar inşa edilen en önemli bağlantı güneybatı Çin'in Chongqing kentinden Almanya Duisburg’a uzanan Trans-Avrasya demiryoludur. Almanya, Çin, Kazakistan, ve Rusya’dan oluşan bir ortak girişim tarafından 2011 yılında faaliyete başlayan 11.179 kilometrelik bu demiryolu hattı Belarus ve Polonya olmak üzere altı ülke arasından kıvrılıyor. Çin bu yük odaklı demiryolu ağından en fazla yararlanan ülke durumunda; 2011 yılından bu yana Avrupa'ya bu güzergah üzerinden iki buçuk milyar dolardan fazla mal taşıdı.
Çin'i Avrupa'ya bağlayan demiryolu ulaşım bağlantıları artarken, bu ülke aynı zamanda Avrupa içinde bir altyapı inşaatını başlattı ...
Çin başlagıçta coğrafi olarak daha yakın ve ekonomik açıdan daha zayıf olan Orta ve Doğu Avrupa üzerinde odaklandı. "(Dünya Finans Araştırmaları Dergisi, 2015 Mart-Nisan)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder